Tıbbi Tedavilerde Hipnoz Uygulamalarının Kullanımı ve Etkinliği
Modern tıp, sürekli gelişen ve yeni bilgiler eklenen bir
alan olmakla birlikte bazı hastalıkların tedavisinde
yetersiz kalmakta, bu durum bireyleri çözüm arayışı
içine sokmakta, tamamlayıcı ve alternatif tıbbi tedavilere yönlendirmektedir. Tamamlayıcı ve alternatif
tıbbi tedaviler arasında yer alan hipnoz geçmişten
günümüze, popülaritesi gittikçe artan ve yararları kanıtlanmaya çalışılan bir yöntem olarak anılmaktadır.
Bu derlemenin amacı, ulaşılabilir kaynaklardaki bilgileri gözden geçirerek literatüre katkı sağlamak ve
son zamanlarda, pek çok alanda olduğu gibi dişhekimliği alanında da sıklıkla başvurulan hipnoz uygulaması ile ilgili geçmişten günümüze bir güncelleme
yaparak doğru ve güvenli uygulamalar için bir zemin
oluşturmaktır.
Hipnozun Tanımı, Etkileri ve Kabul
Edilebilirliği
Telkinlerin kişideki algılama, hafıza ve istemli hareketlerde meydana getirdiği değişiklikleri kapsayan
sosyal bir etkileşim olan hipnoz, Yunanca uyku anlamına gelen ‘hypnos’ kelimesinden türetilmiştir. Amerikan Tıp Birliği’ne göre hipnoz, bilincin yargılayıcı
özelliğinin aşılması, kabul edilebilir seçici bir düşüncenin kurulması ve kalıcı hale getirilmesidir.1
Hipnoz sırasında hasta bilincini tümüyle yitirmemekte, belirli bir noktaya yoğun biçimde odaklanmaktadır.2 Hipnozun inanç, hayal, ikna ve beklenti gibi
zihinsel bileşenleri, hipnoz halinin ortaya çıkmasını
sağlamaktadır. Zihin, bilinç ve bilinçaltı olarak iki bölüme ayrılmaktadır. Değerlendiren, mantık yürüten,
karar veren bölüm bilinçtir. Bilinçaltı ise duygularımızın, inançlarımızın, davranışlarımızın, alışkanlıklarımızın ve deneyimlerimizin yer aldığı bölümdür.
Bilinç ve bilinçaltı arasındaki sınır oldukça önemlidir.
Bilinçli halimiz bilgiyi yargılamadan kabul etmez ve
bu bilginin bilinçaltına yerleşmesini engeller. Hipnoz
ile bilinç ve bilinçaltı arasındaki sınır aşılarak bilginin
kabul edilmesi sağlanmaktadır.1
Hipnoz esnasında beyin alfa dalgasına sonra teta
dalgasına geçmekte ve teta ile beraber bilinç devre
dışı kalmakta, bilinçaltına telkinler eşliğinde istenilen
mesajlar verilebilmektedir.3 Bilinçaltına etki edilerek
yapılabilecekler Kutu I’de özetlenmiştir.3-10
Amerika Kuzeybatı Tıp Fakültesi Vakfı’nın (Northwestern Medical Faculty Foundation) yaptığı bir çalışmada, boğazda baskı hissi olan hastalarda hipnozla
desteklenen rahatlama terapisinin etkisi araştırılmıştır. Boğazda baskı hissi tedavisi için hipnoz uygulaması yapılan 16 hastadan 7’si uygulamayı faydalı
bulmuştur.11
Kutu I. Hipnozun bilinçaltına etkileri
Semptomların baskılanması veya değiştirilmesi
Aşırı stresin ortadan kaldırılması
Yeni alışkanlıkların kazandırılması
Dikkat ve hafızanın artırılması veya azaltılması
Hayal etme sağlanarak, kişinin kendini istediği gibi
görmesinin sağlanması
Semptomların baskılanması veya değiştirilmesi
Aşırı stresin ortadan kaldırılması
Yeni alışkanlıkların kazandırılması
Bilinçaltında ortaya çıkardığı farklılıklar nedeniyle
dişhekimliğinde de kullanılan hipnozun kabul edilebilirliği çeşitli çalışmalarda araştırılmıştır.
İsrail’de kadın ve erkek Çocuk Dişhekimliği uzmanlarının kullandığı davranış idaresi tekniklerinin değerlendirildiği bir çalışmada, İsrail Çocuk Dişhekimliği
Derneği’nin 112 katılımcısına bir anket yapılmıştır.
Bu çalışmada, hipnoz en az kullanılan teknik olarak
belirlenmiş ve dişhekimlerinin %90’ının hipnoz uygulamasına sıcak bakmadığı belirtilmiştir.12
Kuveyt’te, 108 çocuğun ve ailelerinin katıldığı bir
çalışmada, tekniklerin videoları izletilerek davranış
idaresi tekniklerinin kabul edilebilirliği araştırılmıştır.
Pozitif destekleme, etkili iletişim, anlat-göster-uygula,
oyalama, modelleme ve sözsüz iletişim en fazla kabul edilen teknikler olarak belirtilmiştir. Sesle kontrol,
azot oksit sedasyon, fiziksel kısıtlama, genel anestezi, elle ağzı kapama ve bilinçli sedasyon en az onay
alan teknikler olmuştur. Hipnoz ve ebeveynden ayırma teknikleri orta derecede onay almıştır. Hipnoz
tekniğinin, yaygın kullanımı olmasa da diş tedavilerinde anksiyeteyi azalttığı ifade edilmiştir. İnhalasyon
sedasyonu ile birlikte kullanılan hipnozun olumlu etkisi olabileceği belirtilmiştir.13
Hipnozun Tarihçesi
Olness14 ve Andrisk15 tarafından belirtildiği kadarıyla,
hipnozun medikal kullanımına ilk kez Fransız Anton
Mesmer (1734-1815) dikkat çekerek vücudumuzda
manyetik bir sıvı olduğuna inanmış ve bu sıvının akışının manyetizma olarak adlandırılan biyomanyetik
bir güç oluşturarak iyileştirici etki sağladığını savunmuştur.
Seehan7 tarafından belirtildiğine göre, Markiz
Armand de Puysegur (1751-1835), telkine yatkın
insanların ‘yapay uyurgezerlik’ veya ‘uyku transı’
olarak bilinen derin transa girebildiğini farketmiştir.
Ancak bu, hipnozun uyku ile aynı olduğu şeklinde
yanlış anlamalara yol açmıştır.